Modernleşme projesinin ürettiği türdeşleştirme yaklaşımından vazgeçilmek zorunda kalındığı, kimliklerin ve kültürlerin öne çıktığı postmodern dönemde, Türkiye’nin karşısına çıkan kimlik tartışmalarının başında Aleviliğin olduğunu söylemek abartı olmasa gerektir. Bu maksatla, dünyada, küreselleşme ve göçler nedeniyle tartışılmaya başlayan çokkültürlülük meselesinin Türkiye’de karşılığını bulduğu alan Anadolu Aleviliğidir denebilir. Kendine özgü tarihselliği ve kültürelliği olan Anadolu Aleviliğinin, Batının kendi toplumsal ihtiyaçları sonucunda ortaya çıkan çokkültürlülük teorileri bağlamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği tartışma konusudur. Kimlik politikalarına karşı bir çözüm projesi olarak ortaya çıkan çokkültürlülüğün Alevilik "meselesi” için de deva olması mümkün müdür? Daha çok İslam dini ve Türk kültürünün birçok özelliğini içinde barındıran Anadolu Aleviliğinin kültürel anlamda kesin çizgilerle ayrışıp ayrışmadığı ve bizim dışımızda üretilen politikalarla çözüme kavuşabilmesi ne kadar mümkündür? gibi sorulara bu kitapta cevaplar aranmıştır.