Elinizdeki kitap, babasını 14 yaşında kaybederek yetim kalan yoksul ve eğitimsiz bir köylü çocuğun yaşam serüveninin ibret ve acılarla dolu özetidir. Yazar kendi yaşamını anlatırken aslında Türkiye’yi Türk toplumunu da hikâye etmektedir. Kitabın siyasi ve toplumsal amacı, yazarın hedef ve hayallerinin önündeki granit kayaların ve yalçın dağları tırnakları ile delerek parlamento üyeliğine kadar uzanan yaşam kavgasında başından geçen ve gözlemlediği olayları şiirsel bir akıcılık içinde, gerçeğe tamamen sadık kalarak okuyucularla buluşmaktadır. Yaşarın yaşamındaki çarpıcılık 9 yaşında Kur’an kursu bitirmesinin ardından, 10 yıla yakın medrese kökenli ‘âlimlerin’ rahle-i tedrisinden geçmiş ama yaşamın her alanında azgelişmiş bir ülke olan Türkiye’de uygarlığa varan ‘ana arterin’ Atatürk Devrimlerine ve Cumhuriyet’in temel değerlerine sahip çıkmaktan geçtiğinin bilincine ulaşmış olmasıdır. Gani Aşık’ın müftülükten milletvekilliğine uzanan yaşamöyküsünü okurken, Atatürk Türkiyesi yolunda verilen inançlı mücadelelere ve ödenen bedellere tanıklık edeceksiniz…