Anadolu toprakları, tarih boyunca nice yolculuklara, nice zorluklara, nice sıkıntılara şahit oldu. Özgürlüğün bile “yok” olduğu zamanları gördü. Ama bu topraklar bir tek şeyin yokluğunu hiç yaşamadı. Yaşamadığı için de o şeyin yokluğuna hiç alışmadı: Uğruna seve seve canını veren, kanını oluk oluk akıtan kahramanların… Bu cennet vatan uğruna can verenler kimi zaman Ali oldu, kimi zaman Ayşe… Kimi sadece bir çobandı, bir çiftçiydi. Kimisi bir pir-i fani, kimisi taze gelindi. 1918’de başlayan Yunan işgaline karşı savaşan kahraman gruplara “Çete” deniyordu. Çete Ayşe de bu kahramanlardan birisiydi. Çete Ayşe Kuvâ-yı Milliye tarihinde ilk defa efe elbisesi giymiş, ilk defa “Efe” unvanı almış mücahit bir kadın olarak tarihe geçti. Çete Ayşe kitabı, bir kadınının bir annenin vatanı uğruna neler yapabileceğini sergilemek, bu destanı gelecek nesillere iletebilmek için kaleme alındı. Bu uğurda yüzlerce belgeden istifade edildi. Birebir şahitlerin dilinden aktarıldı ve iki cilt hâlinde ortaya konuldu.