Irak’ın ünlü filozof ve şairi Cemil Sıtkı ez-Zahavî, hemen yanı başımızda var olduğu hâlde tanınmayan, hak ettiği gibi anlaşılmayan, hatta varlığı ile yokluğu belli olmayan büyük bilgelerden biridir. Onunla ilk tanışıklığım, fakülte yıllarında Arap edebiyatı dersinde okuduğumuz “İkimiz de Şurada Birer Garibiz” başlığını taşıyan bir şiirle başlamıştı. Trajik, öyküsel ve içtenlikli bir şiirdi bu. Hem kafiyeli ve akıcı, hem melankolik ve düşündürücü idi. Hatta bu şiirin öyle etkisinde kalmıştım ki, ilk defa Arapça bir şiiri ezberlemiş, yeri geldikçe arkadaş sohbetlerinde okumaya başlamıştım.Yıllar geçmiş, zaman sanki su olup akmış, bu unutulmaz şiirin şairine olan ilgim bir türlü peşimi bırakmamıştı. Kimdi bu insan? Nasıl bir kişilikti bu unutulmaz şiiri yazan? Tanımalıydım. Okuyup anlamalı, deruni deryasına dalmalıydım bu aziz şairin… Nihayet coğrafyamız sayılacak bir toprağın göğünü aydınlatan nadide bir yıldız adamla, naçizane zihin dünyamın büyük babası sayılacak kıymette bir akıl akrabamla baş başa kalmıştım. Kısacası aradım taradım, buldum, okudum, doldum taştım; bu kitabı yazdım. Beğeneceğiniz ve hatalarımı hoş göreceğiniz zannım ve umudumla