Doğa, etik ve duygulanım üzerine çalışmalarıyla tanınan siyaset kuramcısı Jane Bennett, odağını insanların şeyleri deneyimlemesinden şeylerin kendisine yönelterek insan ve insan dışı bedenlerin arasında ve içerisindeki “yaşamsal maddeselliği” kuramlaştırırken bu bedenlere has güçlerin bir görünüp bir kaybolan kümeleşmelerinin etkisi olarak addettiği “eyleyicilik” doğrultusunda gelişebilecek bir siyaset teorisinin izini sürüyor. Kök hücreler, omega-3 yağ asitleri, elektrik, metal ve çöp gibi şey ve maddeler Spinoza, Nietzsche, Thoreau, Darwin, Adorno ve Deleuze’den kavramlarla tartışılırken Batı felsefesinde maddenin canlılığı üzerine düşünmenin uzun tarihi sunuluyor. Kant, Bergson ve embriyolog Hans Driesch’in maddenin yaşamsal gücüne bakış açılarını karşılaştıran Bennett, yaşamsal materyalizmde “yeşil materyalist” bir ekofelsefenin hatlarını çiziyor.