Yaşamın temposu hızlandıkça ve dünya giderek daha hızlı değiştikçe edebiyat; geleneksel anlamda estetik yaratmak, yaşama anlam katıp acılarını daha kolay katlanabilir hale getirmek gibi ağır yüklerden kurtulup “neyi, nasıl” anlattığından çok “ne” anlattığı üzerinde durmaya başladı. Çağdaş kısa öykü dediğimiz anlatım biçimi -üstelik giderek kısalarak- ne anlattığını nasıl anlattığından daha fazla önemseyerek, politikaya daha yakınlaştı: “Edebiyat dili” yaratma kaygısı olmadan, günün eğilimlerini izlemeyi düşünmeden, daha büyük bir yapının parçası olmayı benimsemeden, giderek daha fazla özgürleşerek zamana tanıklık etmek üzerinde durdu; bir albümün resimleri gibi bize büyük resmi sundu. Bu kitap biraz geçmişine dokunarak, biraz bugününü karıştırarak, biraz geleceğini öngörmeye çalışarak günümüzde çağdaş kısa öykünün sanatsal olanaklarını ve hedeflerini saptamayı amaçlamaktadır.