“Yirminci yüzyılın en heybetli entelektüel hareketlerinden birinin tarihini yalın ve eğlenceli bir üslupla anlatıyor... Kolay okunur, esprili, sürükleyici bir çalışma.” — The Guardian “Merak uyandırıcı ve kışkırtıcı... Jeffries böylesine rahat okunabilir, iğneleyici ve ayrıntılı bir kitap yazarak büyük iş başarmış.” — The Scotsman 1923 yılında bir grup entelektüel modern dünyanın işleyişini çözümlemek, kapitalist sistemin eleştirisini yapmak üzere Frankfurt'ta bir araya geldi. Sonraları Frankfurt Okulu olarak anılacak Marksist Araştırma Enstitüsü kurulduğu andan itibaren reel siyasete mesafeli, siyasi mücadelelere karşı şüpheci bir tavır takındı. Bu okulun ileri gelen üyeleri –Theodor Adorno, Max Horkheimer, Herbert Marcuse, Erich Fromm, Friedrich Pollock, Franz Neumann ve Jürgen Habermas– faşizmin habisliğini ve kapitalizmin batı toplumlarının içini oyan, çökerten etkilerini irdelemek ve eleştirmek konusunda ustaydılar ve sadece düşünme biçimimizi değil, tartışmaya değer gördüğümüz konu başlıklarını da değiştirdiler. Frankfurt Okulu’nda ortaya konan fikirler ve yürütülen tartışmalar her şeye rağmen önemini hep korudu. Kapitalizm ve faşizmin kendisini güncellediği, toplumun sosyal medya ve tüketim çılgınlığına mahkûm olduğu, makineleştiği çağımızın karanlığını çözümleme yolunda Frankfurt Okulu düşünürlerinin hâlâ söyleyecek sözleri var. Stuart Jeffries’in ifadesiyle “Onların şişeye koydukları mesajı açıp okumanın vakti geldi artık.”