Ninva derin uykusundan uyandı. Sırlar açılıyor. Bilinmez biliniyor. Fısıltılar duyuluyor. Kara defterin satırları bir bir seriliyor. Gizlenenler görünüyor. Ninva, Cebrail’i “araf”tan çıkarmak için bir yolculuğa çıkıyor bu kez. Mısır’ın sonsuz ufkunda, Thot’un bilgeliğiyle ilerlerken arkasında dolaşanların gölgeleriyle kesişiyor. Sihrin Kovulmuş Melekleri’nin II. Kitabı Büyücü Ninva, yeni bir macerada aşkı yeniden yaratırken her şeyin başladığı zamanlarda dolaşıyor. “Bendeniz Malfono. Ninva’nın dedesi, onun uğruna herkesi birbirine bir ip gibi dolayan Lamassu soyundan Malfono… Ne kendim sağ çıktım savaştan, ne de kimseyi sağ bıraktım. Gittim geldim, döndüm dolaştım evreni, Ninva’nın ayaklarının dibine serdim. Kör bir zinciri yaşam ağacına bağlayıp dolandırdım. Şimdi hepimiz aynı ağacın dibine doğru çekiliyoruz. Ninva yeniden ve yeniden doğuyor her şafağa, çünkü biz kimi dem bir şafağa doğarız, kimi dem Ay’ın ardında dolanırız. Tanrıların çocukları her surete sadece bakar da geçer, bir kuşanıp bir sökülürler, biz Tanrı yolcularıyız. Karanlığımız şafağın öncesi, aydınlığımız karanlığın başıdır.”