Bir genç için adaleti önyargılar getirebilir mi?Çağdaş Alman edebiyatının etkili yazarlarından Daniel Höra, gerçek bir olaydan esinlendiği romanında, adaletin aksayan çarklarına karşı bir gencin mücadelesini anlatıyor. ON8’deki ikinci romanı Vahşi Sürü gibi çarpıcı konularda kaleme aldığı, duygusal ritmi yüksek gençlik romanlarıyla tanınan yazar, önyargıların ve toplumsal etiketlerin, adalet terazisindeki ağırlığını sorguluyor. Bir yandan da sanığı yargılayacak gerçek hakimin izini sürüyor: Hakim mahkemedeki midir, yoksa elinde çamuru tutan toplum ve bireyler mi?Doğu Almanya. Kendi haline terk edilmiş; Batı’nın sırt döndüğü, köhnemiş bir yaşam alanı. Boşalmış binalar insansızlıkla eskirken, büyük kentin kıyısında kalan insanlar da verimsiz bir rutinin renksizliğinde kuruyor. Devlet yardımlarıyla boğaz tokluğuna günler, küçük işlerle zorlanan umutlar, yitirilen hayaller… Eski apartman bloklarının gençleri, gençliklerini yaşatmak üzere bir arada, ortak duygu ve sembollerle, ama en önemlisi de “kankalıklarıyla” var olmaya çalışıyor. Yarınlara fazla takılmadan, bugünü de boş bırakmadan. Alex de bu yarınsızlar tayfasının bir parçasıydı. Ta ki, bir olayın çok yakınında bulunup, ihtiyatsızlığıyla iz bırakıp, tüm kuşkuları üzerine çekene kadar. Şimdi mesele, kime tutunup kime sırt döneceğini bilmekte…