Deneyimlediğimiz her ne ise bunu konuşmuyorduk. Bizi biz yapan olayları… Bu olaylara verdiğimiz tepkileri, yargılarımızı, yüreğimizden geçenleri... Bize kötülük ya da iyilik yapanları... O gün için tamamlanmamış, gelişmekte ve hâlâ öğrenmekte olan benliğimizin arzularını, bugün ne yemek, ne giymek, ne izlemek istediğini, endişelerini ve eleştirilerini duyuyorduk. Diğer insanların benzer yaşantılarında, deneyimlerinde bize özgü yönlerinin bulunup bulunmadığını bilmiyorduk çünkü en yakınlarımızla bile bunu konuşmuyorduk. Yarım yamalak dinliyor ve konuşuyorduk. Dinlemekten ve konuşmaktan yoruluyorduk. Karşımızdaki her şeyi ya çok biliyor ve küçümsüyordu ya da hiçbir şey bilmiyor ve zihninde büyütüp içinden çıkamayacak diye korkuyordu.