"Güneş, yürü yürüyebildiğin kadar, diyor!" Yazıp resimlediği özgün çocuk romanlarıyla çok sevilen Behiç Ak, felsefi bir konuya yine mizahla yaklaşıyor, kendimizle ve çevremizle kurduğumuz ilişkilere eğiliyor. Aşırı hızlı şehir hayatında unutulan kırsal yaşamın dinginliğinin değerini; doğanın ahenginin, insanın kendini bulmasındaki etkilerini duyumsatıyor. Şehir ve köy yaşamı arasındaki farklara ve etkileşimlere dikkat çeken roman, çokrenkli karakterleriyle doğa, sanat ve yetenek üzerine düşündürüyor. Kerem, babasından farklı olduğunu kanıtlamak istiyordu. Çıktığı yürüyüşte önce içsesiyle tanıştı, sonra kendini bülbül seslerinin yankılandığı yemyeşil bir yaylada buldu. Yollarda, kavun heykeli yapan dev adam, ablasının çokrenkli arkadaşı Dilan, çoban köpeği Dost, ablasından çello çalmayı öğrenen Eşber ve moda tasarımcısı Feyza Hanım'la tanıştı. Peki ya defile yapan korkuluklar, futbol topu dolu tarla gerçek miydi? Kerem kendisiyle nasıl barışacak, gerçek Kerem'i nasıl bulacaktı?..