Uyuyamıyordu… Hep aynı kâbus, ciğerlerinin nefessiz kalışı ve çığlıklar… Kimsenin çare olamadığı bu duruma; aşkına takıntılı, senelerdir çektiği acılarla güçlenmiş Yaman çare olacağını söylüyordu. Koruyacağına söz veriyordu Alaz’ı kâbusları da dahil olmak üzere tüm sıkıntılardan. Aklı bunu kabul etmiyordu Alaz’ın ama yüreği biliyordu doğruluğunu…Kapattı gözlerini kadın ve deliksiz uyudu…Bir insanın, sevdikleri zarar gördüğünde hissettiği çaresizlikle neler yapabileceğini, intikam uğruna neye dönüşebileceğini anlatan Bukalemun Çakal Avı ve Bukalemun Alaz’dan sonra, Bukalemun serisinin üçüncü kitabı olan Yamandağlı, size aşkın sıcaklığını ve aynı zamanda korkutuculuğunu, birine güvenmenin yürekte başladığını, korkuların nedeniyle kendini tutabilme sabrını, yapılan tüm kötü şeylere rağmen nasıl gittikçe artan bir aşkla sahiplendiğini, aşkla bütünleşmenin ne olduğunu ve aslında sahip olduğumuzun farkında olmadan yaşadığımız mucizeleri anlatıyor. Kimliğinde anne ve babanın adının yazması gibi, uyuyabilmek gibi, sevişebilmek gibi…Birini sadece o olduğu için sevmek… Kim böylesi bir aşk istemez ki? Birini olduğu kişi olarak sevebilmek… Kim bu kadar cesur davranabilir ki?Yaman ve Alaz’ın aşkını anlayacak, onlar birbirlerine adanmışlıklarının verdiği tutkuyla zirveye tırmanırken siz tam da doruk noktasından onları izleyeceksiniz.Bu kitap okuyan herkese, “Her şeye rağmen seni seviyorum” cümlesinin anlamını öğretecek.