Nefis bir müzik duyuluyor, kim bilir hangi senfoni... Onlarcafarklı enstrüman var sahnede. Kemanların esinde piyano,onun eşliğinde nefesliler giriyor devreye, hepsi aynı anda aynınotaya basarken bile farklı sesler çıkarıyorlar. Orkestranınvarlığından haberdar olmasa bu sesin tek bir yerden çıktığınainanabilir insan. Melodiyi işitmeyenler Bir’i, bütünü oluşturan parçalarıtek tek alıp, “Bak,” diyorlar, “Bak! Bu öteki...” Keman’ınPiyano’yu dışladığı bir sahneyi sadece komik çizgi filmlerdegörebileceğimizden eminiz hâlbuki... Bütün sıfatlarının, görevlerinin ötesinde bir eğitim neferiolan Ziya Selçuk, Bölünmüş Dünya üzerine sorduğu sorular vearadığı/bulduğu cevaplarla müziğin sesini biraz daha açarakyüzlerimizi sahneye dönmemizi sağlıyor. “...Her şey ama her şey zıtlık zannettiklerimizi farketmemize ve oluşturmaya çalıştıkları birliği anlamamızayardımcı olmak için bir öğretmen gibi karşımızda duruyor.Fakat biz doğadaki akış ve değişimi zıtlık zannetmeninsınırlılığını yaşıyoruz. Oysa değişim doğalsa sorun yok.Ancak değişim normatifse zıddını doğuruyor ve kendisiolmayana dönüşüyor. Bunun sonucunda değişimin iki zıtucundan birini resmin tamamı zannediyoruz. Ama bu zıtlığıaşarak akışı bütünde görecek olan da insanın ta kendisi...”