Herkes kendi toprağının sınırına dikenli teller ördü. Âşık, dost ve kardeş bu tellerde kanadı. Kan da ortaktı, gök de. Teller ayırdı; aynı göğe bakmaktan alıkonulanlar, sınır çizmeye güç yetirilemeyen toprağın altına döndü. İlhami Sidar, acıyla kesişen hayatların; Narin, Rıza, Cemil ve Nilüfer’in hikâyesini anlatıyor Bizi Tüketen Ateş’te. İstanbul’dan Diyarbakır’a uzandığı ve yakın tarihin çarpıcı atmosferiyle kurduğu bu romanında, sevgiyle nefretin, savaşla barışın, özgürlükle tutsaklığın arasındaki derin yarıkların kıyısında dolaşmaya davet ediyor okuru. “Şimdi sana bunları yazıyorum, bitirdikten sonra kâğıdı özenle katlayıp bir zarfa koyacak, ağzını kapatıp bir uçurtmanın kanadına bağlayacak ve bir tepeye çıkıp uçurtmayı en yükseklere uçuracağım. En yüksekte salacağım ipini, nasılsa o varacağı yeri bulur.”