Arka kapak yazısı : “Peki biz ne diye endişeleniyoruz? Avusturya ve Türkiye hâlâ ayakta durmuyor mu en nihayetinde? Avusturya ve Türkiye’nin ömrü uzun olsun (bilhassa bu sonuncusunun). Türkiye’nin varlığını sürdürmesinin hem bizim için hem de Doğu’da bizle aynı inancı paylaşan çoğunluk için faydalı bir şey olduğunun bugün dahi pek çok kişi farkında. Rus düşünce hayatının en zengin ve üretken olduğu on dokuzuncu asır, sosyal ve siyasi yaşamda da oldukça çalkantılı ve hareketli bir devir olmuştur. Elinizdeki eser, Rus düşünce hayatının nevi şahsına münhasır bir kalemi, bir tıp doktoru ve tecrübeli bir diplomat olan Konstantin Nikolayeviç Leontyev’in kendi toplumu ve devleti başta olmak üzere Slav halklarının siyasi vaziyetlerine dair koyduğu tanıları ve Çarlık rejiminin bekâsı için yazdığı “yegane kurtuluş reçetesini” içermektedir. İmparatorluğunun kapsamlı reformlara giriştiği bir ortamda otokrasinin savunusunu veren düşünür, ortaya koyduğu yaklaşımla Rusya’nın niçin diğer devletlerden farklı olduğunu ve olması gerektiğini izah etmektedir. Rus siyasi kültürünün Batı’nınkinden farklı bir gelişim sürecine sahip oluşunu Bizans mirasçılığı zaviyesinden ele alan Leontyev, panslavist ideolojiye de ağır eleştiriler getirmektedir. İmparatorluk Türkiye’sinde Dersaadet, Selanik, Girit (Hanya), Tulça, Yanya ve Edirne’de, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun ise Bohemya Eyaleti’ndeki Rus elçiliklerinde 1863-1872 yılları arasında yoğun ve üretken bir diplomatlık kariyerine sahip olan Leontyev’in siyasi ve felsefi görüşlerini ihtiva eden ve başyapıtı olarak kabul edilen Bizansçılık ve Slavlık adlı eseri, on dokuzuncu asır Rus entelektüel tarihine ışık tutarken okurunu da Rusya’nın uluslararası ilişkilerde dünkü ve bugünkü konumunu düşünmeye sevk etmektedir. Yazar Hakkında: Rus diplomat, tıp doktoru, düşünür ve yazar. 13 Ocak 1831’de Rusya İmparatorluğu Kaluga Guberniyası’nda dvoryan bir ailede dünyaya gelmiştir. Leontyevlerin soyu, Ryazan boyarlarından gelme olup Uluğ Orda’dan Rus knezliklerine iltihak eden Batur Mirza’ya dayanmaktadır. 1849-1854 yılları arasında Moskova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitim görmüştür. Mezuniyeti sonrasında Kırım Harbi’nde askeri sıhhiye olarak cepheye gönderilmiştir. 1857’de askeri doktorluktan istifa ederek 1860’a dek sivil doktorluk yapmıştır. 1861’de Kırım’da Grek kökenli bir tüccarın kızı olan Yelizaveta Pavlovna Politova ile evlenmiştir. 1863’te Dışişleri Bakanlığında diplomatlık kariyerine dragoman (tercüman) olarak başlayan Leontyev, sırasıyla Hanya, Edirne, İstanbul, Tulça, Yanya, Selanik ve Bohemya’da 1872’ye dek konsolosluk ve başkonsolosluk görevlerini icra etmiştir. Atlattığı ölümcül koleradan sonra kendisini manastır hayatına adamıştır. Çeşitli gazetelerde ve yayınevlerinde üstlendiği görevlerle düşünce dünyasından Danilyevski, Tolstoy ve Turgenyev gibi simalarla münasebetlerini sürdürmüştür. Lev Tolstoy ve Fyodor Dostoyevski’yi “pembe Hristiyanlıkla” itham ederken, demokratikleşme ve Panslavizm’e karşı otokrasiyi savunduğu çok sayıda felsefi, siyasi ve edebi eserler kaleme almıştır. Siyasi yazılarında Şark Meselesi, edebi eserlerinde ise Doğu Hristiyanlığı ve İslam dünyası önemli bir yer tutmaktadır. 12 Kasım 1891’de Moskova’da Aziz Sergius’un Teslis Manastırı’nda 60 yaşında iken zatürreye yakalanarak vefat etmiştir.