Birinci ve İkinci Meşrutiyet dönemlerinde Osmanlı İmparatorluğu, hem Batıdaki hem de Doğudaki milliyetlerin ulusal hak ve özgürlük mücadelelerine sahne oldu. Batıda, Sırplar, Karadağlılar, Bosna-Hersekliler, Arnavutlar ve Bulgarlar bağımsızlık ilan eti. Doğuda, diğer milletlere göre siyasal ve toplumsal olarak daha fazla gelişmiş konumda olan Ermeniler, ulusal demokratik mücadeleleriyle öncü bir rol üstlendi. Topraklarının büyük bölümü Osmanlı Devleti sınırları içerisinde bulunan Kürtler ise, Rusların, Avrupa’nın büyük devletlerinin ve özellikle dünyanın en büyük sömürge imparatorluğu olan İngiltere’nin egemenlik alanına girdi. Osmanlı egemenleri ve sömürgeci devletler her iki milleti de sömürü ve baskı politikalarıyla yönlendirmeye çalıştı. Sömürgeci devletler, önce gizli anlaşmalarla, ardından da Birinci Dünya Emperyalist Paylaşım Savaşı başlatarak Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğinde bulunun Ortadoğu’yu paylaştılar. Doğal zenginlikleri, coğrafi ve askeri stratejik konumlarıyla bir şekilde varlıklarını sürdüren Ortadoğu halklarını cetvel devletler kurarak birbirlerinden ayırdılar. Çok kimlikli, çok dilli, çok kültürlü ve çok inançlı bir yapıya sahip olan Osmanlı İmparatorluğu’nun son 40 yılı Birinci Meşrutiyet’ten Mondros’a kadar olan dönemdi. İmparatorluğun bu son döneminde yoğun olarak ulusal, sınıfsal, cinsel, etnik, kültürel ve inançsal çelişkiler ve çatışmalar yaşandı. Kitap siyasal, toplumsal ve tarihsel gelişmelerin ışığında imparatorluğun bu son 40 yılının bir panoramasını çiziyor.