Osmanlı toplumu açısından I. Dünya Savaşı dört yıldan daha uzun sürdü. 1911 Trablusgarp Savaşı ile başlayıp Balkan Savaşları, Cihan Harbi ve Kurtuluş Savaşı ile devam eden savaş hali 1922’de sona erdi. 11 yıllık bu dramatik süreçte bir imparatorluk yıkılırken, onun küllerinden yeni Türkiye Cumhuriyeti doğdu. Bu zorlu sürecin en mağdur toplumsal kesimi cephe gerisinde kalanlar, özellikle de yoksul, kimsesiz ve korumasız kadınlar oldu. Elif Mahir Metinsoy’un, ilk kez 2017’de Cambridge University Press’ten çıkan, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Kadınları. Gündelik Yaşamda Siyaset ve Mücadele adlı çalışması bu kadınların deneyimlerini ortaya koyuyor. Kitap, dönemi ele alan Osmanlı-Türk kadın tarihyazımındaki eğitimli ve elit kadın yazarları, onların yayıncılık ve dernek faaliyetlerini öne çıkarma yaklaşımı yerine, ilgi odağına yoksul, kimsesiz ve çoğu taşrada yaşayan kadınları yerleştiriyor. İğneyle kuyu kazar gibi yapılmış bir arşiv çalışmasıyla; kadınların telgraflarına, dilekçelerine, karakol ve mahkeme tutanaklarına, gazete haberlerine, anı ve mektuplara dayanarak “meçhul asker”in “meçhul kadını”nın bugüne dek anlatılmamış hikâyesini anlatıyor. Bu kadınların çilelerini, ekmek ve adalet mücadelelerini, gündelik hayatın bir parçası haline gelen protestolarını ve eylemlerini, bedenleri üzerindeki dayatmaları aşmaya yönelik çabalarını canlı tablolar halinde gözlerimizin önüne seriyor. Yazar, kadınların sadece savaşa destek olmaları sayesinde değil, protesto, mücadele ve direnişleriyle de devleti onları dikkate almaya ve sorunlarını çözmeye zorladığına işaret ediyor.