Kendini okyanusta bir damla sanma Damlanın içinde kocaman bir okyanussun “Seni kendime sakladım. Elimin değmediği ellerini ve dokunamadığım saçlarını usulca yüreğimin rafına kaldırdım. Yürüdüğüm yolların sana çıkması için değil, bir gün seninle birlikte yürümek için bekledim tüm duraklarda. Sevdiğin olmak için değil, seni seven olmak için adadım ömrümü. Koltuğun en rahat yerini, masanın başındaki sandalyeyi sana ayırdım. Sakallarını, gözlerini ve ellerini başka kimse görmesin diye gecenin karanlığıyla örttüm de hepsini kendime sakladım. Bu dünyadaki cennetimizi sonsuzluğa taşımak için ahretlik bir tutkuyla sevdim seni. Seni, kendime sakladım. Hangi yağmurda ıslanıp üşüdüysen, ısıtmak için seni, yüreğimin yangınını sensizlik çırasıyla ateşledim. Seni gönlüme yakıştırdım, niyet ettim sonsuza kadar kendimi sana saklamaya.” Günlük duyguların, geçici heveslerin, anlık iltifatların hüküm sürdüğü değil, ebedî güzelliklerin barındığı “biz” mabedine dönüşü anlatan çarpıcı bir aşk hikâyesi. Ömür denilen seyrüseferde kâinatın işaret ettiği mesajların ışığında kendini keşfetme arayışı ve tevafukların izinde bir hakikat yolculuğu… Canı yanacak diye korkan niyet etmeden dönsün yolundan.