Ağaoğlu, devrin önemli isimlerinin konuk edildiği, siyasi ve fikri gelişmelerin tartışıldığı bir evde büyümüş, hayatı boyunca ailesiyle sıkı bağlarını hep korumuştur. Yaşadıklarını kaleme aldığı “Bir Ömür Böyle Geçti” (1975) ve “Sessiz Gemiyi Beklerken” (1982) adlı kitaplarını bir arada sunan bu kitapta, aile içi tanıklıklarını ve anılarını anlatıyor, Türk sosyal ve siyasi hayatı açısından önemli ayrıntılar sunarken avukatlık mesleğine dair deneyimlerini de aktarıyor. Süreyya Ağaoğlu (1903-1989), Türkiye’nin ilk kadın avukatıdır. “Ben Süreyya Ağaoğlu’yum. Bezmi Âlem Valide Sultanisi’ni bu sene bitirdim. Hukuk tahsili yapmak istiyorum, beni Hukuk’a kaydeder misiniz?” sözleriyle 1921 yılında Darülfünun’a başvurur, kızların da hukuk fakültesinde okuyabilmesinin yolunu açar. Çıktığı yolda başarıyla ilerlemiş, uluslararası kuruluşlarda görevler alarak, konferanslara katılarak ülkesini temsil etmiştir. Özellikle kadın ve çocuk hakları konusunda büyük katkılar sunmuş, bu alanda sivil toplum kuruluşlarına öncülük ederek geleceğe yön vermiştir.