*Sultan II. Abdülhamid Han, sabahları gayet erken kalkar, soğuk su ile banyo eder, ufak bir gezinti yapar, çalışma odasına girer, kendi önünde pişirttiği bir fincan kahveyi içer, yumurta ve sütten ibaret hafif bir kahvaltıdan sonra çalışmalarına başlardı. Marangozluğa özellikle meraklıydı ve Avrupa’dan getirttiği yeni sistem birçok aletin bulunduğu geniş bir marangoz atölyesi mevcuttu. *Temizliğe çok düşkün olduğundan ötürü, elinde devamlı ‘Atkinson’ marka kolonya şişesini gezdirir ve birkaç saat içinde sürer bitirirdi.*Manzara ve çiçek resimlerinden hoşlanır ve portre çizerdi. Güzel tablo koleksiyonları vardı. Fotoğrafçılığa da meraklıydı. Döneminde neredeyse bütün imparatorluğun fotoğrafını çektirmişti. Yalnızlığının tabiî bir neticesi olarak koleksiyon merakına kapılmıştı. Bunlar arasında en değerli olanı kuş ve silah koleksiyonu idi. *Hafızası pek kuvvetli idi. Zeki, çabuk kavrayışlı ve hazırcevap idi. Uzun ve derin bir düşünmeden, karşısındakinin görüşlerini iyice anlamadan ve devlet adamları ve ulemanın görüşünü almadan herhangi bir konu hakkında fikir beyan etmez ve hüküm vermezdi.*Roman okumaya çok meraklı idi. Daha çok da polisiye (dedektif) romanlar okurdu. Seyahatname okumayı da severdi. Özellikle de Victor Hugo’ya ve Conan Doyle’ye büyük hayranlığı vardı. *Gece geç vakte kadar düzenli ve sürekli olarak (günde 15-16 saat) çalışırdı. Öğleden sonraki vaktini ekseriya çok zengin olan kütüphanesinde okuyarak veya çalışarak geçirirdi. Geceleri sarayın bütün elektrikleri yanar, padişahın hangi odada yattığı bilinmezdi. *Tiyatro ve konserleri sever; cuma, çarşamba ve pazar akşamları hususi tiyatrosunda bir temsil veya konser verdirirdi. Musikişinas bir tabiatı vardı. Alafranga musikiyi alaturkaya tercih ederdi. “Alaturka güzeldir; ama daima gam verir. Alafranga neşe verir.” derdi. *Kişiliğinin en baskın özelliklerinin başında dindar ve muhafazakâr olması gelir. Hayatı boyunca ibadetlerini hiç aksatmamıştır. Kadere inanışı kuvvetliydi.