İdamına 12 saat kalmış bir mahkûm: Ansel. Üç kadın: Lavender, Hazel ve Saffy. Bir anne, bir kardeş ve bir dedektif. Ansel ne yaptığını biliyor, hücresinde ölümünü bekliyor. Hayatı bir geri sayıma dönüşmüş durumda. Ölmek istemiyor, anlaşılmak için yanıp tutuşuyor ve sorguluyor: Tamamen kötü olunabilir mi? Ya da tamamen iyi? Ahlak sabit midir, akışkan mı? Lavender çok genç yaşta âşık olup evlendiği bir adamın gözlerden uzak çiftliğinde sessizliğin tadını çıkarırken o sessizlik bir gün en tehlikeli düşmanına dönüşüyor. Hazel kendi hayatını yoluna koyarken ikizi Jenny’nin ilişkisinin nasıl her şeyin üstünü saran pis bir toz bulutuna dönüştüğüne tanıklık ediyor. Saffy ise daha küçük bir çocukken gidenleri, okul hayatının bıraktığı izleri bir türlü unutamıyor. Unutamadıkça daha çok çalışıyor, unutamadıkça daha fazla erkeği adaletin karşısına çıkarıyor... Ansel’ın ölüm saati yaklaştıkça kitabın gerilimi de artıyor. Danya Kukafka bir yandan ürpertici bir kadınlık portresi sunarken bir yandan da adalet sistemini, suç hikâyelerine olan kültürel takıntıyı sorguluyor.