“Parçalanmış uzun siyah elbisenin üzerinde haki yeşili yonca desenleri vardı. Yüzünün ve kısa kıvırcık saçlarının büyük bir kısmı kanla kaplanmıştı. Karanlığın içinde parlayan bir çift kanlı göz ona doğru bakıyordu. Ensesine bir ağrı saplandı. Oysa bugüne kadar kaç ceset gördüğünü sayamamıştı bile. Ölümle çoktan yüzleşmiş biri olarak ölüler onu yaşayanlardan çok daha az rahatsız ediyordu. ” Kasım 2015’te Bangkok’ta Mia isimli genç kadın, nişanlısı tarafından öldürülünce Londra cinayet masası dedektifi Jeff’in 2000 yılından beri yürüttüğü gayri resmi soruşturmanın bir parçası haline gelir. Jeff, yıllardır aynı birimde dirsek çürütüp alkol sorunuyla baş etmeye çalışırken, Interpol’de çalışan eski sevgilisi Sophie’den yardım almaktadır. Jeff’in ekibine yeni katılan isim Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nde geçirdiği 6 yılın ardından Sudan’dan pişmanlıkları ve arınma çabasıyla dönen yarı Türk yarı İngiliz Hector’dur. Soruşturmayı devralan Hector, Jeff’in dosyasını didik didik edip Londra, Rotterdam ve Bangkok’ta işlenen cinayetleri araştırırken Bangkok cinayetinin baş şüphelisi Leo’dan yardım istemek zorunda kalır. Hector, hem av hem de avcı olacağı bu soruşturmada sıra dışı bir seri katilin peşinde olduğunu fark edecektir.