İklim değişikliği, doğal afetler, savaşlar, salgın hastalıklar, kitlesel göçlerle birlikte, dünyanın sonunun yaklaştığına dair karanlık öngörülerin arttığı ve kıyamet senaryolarının hortladığı şu dönemde, tıpkı ortaçağda olduğu gibi, geniş kitleler artan sefalet ve büyüyen endişeyle gitgide daha karamsar bir ruh haline girmekte. Böyle bakıldığında Norman Cohn’un Binyılın Peşinde adlı çalışması, sadece yüzyıllar öncesini değil, günümüzü de anlamak için bulunmaz bir kaynak. Cohn, 11. ve 16. yüzyıllar arasında Batı Avrupa’da kıtlık, Haçlı Seferleri ve vebayla birlikte yükselen binyılcılık ve onun etrafında gelişen mistik anarşist hareketleri inceliyor. Binyılcılık dar anlamıyla dünyanın sonuna dair bir dogma. Cohn bu öğretiyi geniş anlamda kurtuluşçuluk olarak ele alırken, ortaçağın zihinsel dünyasını şekillendiren dini düşünce kalıpları içinde, İsa’nın apostolik orduları ile Deccal’ın güçleri arasındaki nihai savaşa dair kehanetlerin, yoksulların günahtan arınmış hayat özlemi ve yeryüzü cenneti yaratma arzusuyla nasıl birleştiğini ve bunun da binyılcı fantezileri nasıl beslediğini gösteriyor. Huzursuzluk dönemlerinde geleneksel inançların nasıl yeniden ortaya çıkıp düşmanlıkları araçsallaştırdığına bu kitapta bir kez daha tanıklık ediyoruz.