eynimizin duyguları nasıl kurguladığına dair bütün bildiklerimizi yerle bir eden devrim niteliğinde yepyeni bir keşif!Duygular neden kendiliğinden oluyormuş gibi hissettirir? Mantık hep söylenegeldiği gibi duyguları gerçekten de kontrol eder mi? Duygular hastalıkları nasıl etkiler? Çocuklarınızı duygusal açıdan nasıl daha zeki hale getirebilirsiniz? Beynimizin Parmak İzleri tüm bu sorulara ve daha fazlasına cevap vererek bu konuda yapılan en son araştırmaları; zihni, beyni ve duyguyu konu edinen bu yeni bilimin merak uyandıran pratik uygulamalarını gözler önüne seriyor.“Lisa Barrett duygularımızın sadece doğuştan gelen şeyler olmadığının yanı sıra beynimizin hislerimizi nasıl bir bulmaca gibi birleştirdiğini ve bu sürece nasıl katkıda bulunduğumuzu çok açık ve anlaşılır bir dille anlatıyor. Bu kitap bizlere çok ilgi çekici bir hikâye sunuyor.”JOSEPH LEDOUX, Anxious ve Synaptic Self kitaplarının yazarı“Daha önce hiç duygularınızın nereden geldiğini merak ettiniz mi? Duygu psikolojisinde dünya çapında bir uzman olan Lisa Barrett, hisler ve bu hislerin perde arkası için açıklayıcı bir kılavuz hazırlamış bizlere.”ANGELA DUCKWORTH, Grit kitabının yazarı“Beynimizin Parmak İzleri, son teknolojiyle yürütülen sinirbilim çalışmaları ve günlük duygularımızı kusursuz bir biçimde birleştirerek sahip olduğumuz duygusal hayatımızı şekillendirme yöntemlerine dair yapılmış etkileyici, bilgilendirici ve merak uyandıran bir analiz. Böylesine önemli bir kitabı okuduktan sonra duygulara dair düşünceleriniz asla aynı olmayacak.”DANIEL L. SCHACTER, Hafızanın 7 Günahı kitabının yazarı“Beynimizin Parmak İzleri’ni okuduktan sonra duygulara dair görüşleriniz asla aynı kalmayacak. Lisa Barrett, cinsiyetçi klişelerle savaşmak ve daha iyi politikalar ortaya koyabilmek adına yepyeni bir çalışma alanının kapılarını aralıyor.”ANNE-MARIE SLAUGHTER, Unfinished Business kitabının yazarıKitaptan AlıntılarDuyguların da bir gerçekliği var; ancak bu gerçeklik, moleküllerin ve nötronların var olduğu gerçeği gibi değil. Duyguların gerçekliği de paranın gerçekliğine benzer bir yanılsamadan ibaret: Nasıl ki para dediğimiz şey insanların anlaşmasının bir ürünüyse, tıpkı öyle.Sonuçta hiçbir beyin bölgesinin hiçbir duygu için parmak izine sahip olmadığını gördük. Birden fazla beyin bölgesi (bir beyin ağı) tek bir konum olarak ele alındığında veya bireysel nöronlar elektrik ile uyarıldığında da herhangi bir parmak izine rastlanmadı. Duygular, nöronların harekete geçmesiyle oluşuyor, ancak hiçbir nöron belirli bir duyguya özgü faaliyet yürütmüyor. Benim için bu bulgular, duyguları beyindeki belirli bölgelere sabitleme konusuna vurulan son darbe oldu.Uzun süredir devam eden yüzde, vücutta ve beyinde parmak izi arayışım beni hiç beklemediğim bir gerçekle yüzleştirdi: Duyguların ne olduğuna ve nereden geldiğine dair yeni bir teoriye ihtiyacımız vardı artık.1990’ların sonuna doğru simülasyonun keşfedilmesiyle birlikte psikoloji ve sinirbiliminde yeni bir çağ başladı. Bilimsel kanıtlar da gösteriyor ki gördüğümüz, duyduğumuz, dokunduğumuz, tattığımız ve kokladığımız şeyler bizim gösterdiğimiz reaksiyonlardan ziyade büyük ölçüde dünyaya dair yarattığımız simülasyonlar.Simülasyonlar, beyninizin etrafınızda yaşananların ne olduğuna dair yaptığı tahminlerdir. Her uyanışınızda gözlerinizden, kulaklarınızdan, burnunuzdan ve diğer duyu organlarınızdan gelen anlamsız ve gürültülü bilgilerle karşılaşırsınız. Beyniniz geçmişteki deneyimlerinizi kullanarak simülasyon dediğimiz bir hipotez oluşturur ve bu hipotezi duyularınızdan gelen kakofoni ile karşılaştırır. Bu şekilde, simülasyon sayesinde beyniniz gelen gürültüye bir anlam yükler ve kalanını da görmezden gelir.Duygularımız kurgulanır. Hem de onları bir kurgularız. Biz duyguları tanımayız veya tespit etmeyiz: Kendi duygusal deneyimlerimizi ve başkalarının duygularına dair algılarımızı anında, ihtiyaç duyduğumuzda, sahip olduğumuz sistemlerin karmaşık etkileşimi ile kurgularız. İnsanlar efsanevi duygu devrelerinin insafına kalmamıştır: Biz insanlar, kendi deneyimlerimizin mimarlarıyız.