Türkiye’de eğitim alanında Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren tutarlı, çağdaş, akılcı ilkelere dayalı eğitim anlayışı hakim olmuş; bu ilkeler ışığında eğitim verilmeye çalışılmıştır. Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür insanlar yetiştirme fikri Cumhuriyet Türkiye’sinin temel hedeflerinden biri olmuştur. Cumhuriyet’in ilk döneminde nüfusun büyük çoğunluğunu teşkil eden köylülerin temel ihtiyaçlarını gözetecek bir eğitim anlayışıyla açılması kararlaştırılan Köy Enstitüleri eğitim tarihimizin en önemli atılımlarından biri olarak tarihteki yerini almıştır. Köy Enstitüleri, Anadolu köylüsüne nefes aldırmayan her türlü geri kalmışlığın demir perdesini yırtmayı temel amaç edinen kurumlardı. Muhammet Akyüz, Trabzon’daki Beşikdüzü Köy Enstitüsü üzerinden bu eğitim sistemini ve kazanımlarını ortaya koyarken, hâlâ hayatta olan enstitü mezunlarıyla yaptığı röportajlarla da eğitim tarihimizin birinci dereceden şahitlerine söz hakkı tanıyor. “Biz eli nasırlı, ayağı çarıklı, Toprağın özünü tırnaklarıyla söken, İcabında bu topraklar için ölmesini bilenlerin çocuklarıyız. Biz kudretsizliğin ne demek olduğu romanlardan değil, Yaş akan anamızdan, Pazara giden ineğimizin geri dönmeyişinden, Soframızdaki ekmeğin ekşiliğinden öğrendik. O yüzden tabiatın bütün kuvvetlerine düşmanız. Bundandır onlarla kavga ediyoruz, Köylü doğduk, köylü öleceğiz.”