Bu gerçek yaşam öyküsünde, bir öğretmenin öğrencisine yaptığı olağanüstü dokunuşlarını, siz de okurken, âdeta yaşayacaksınız. Bazen gülümserken bazen de hüzünleneceksiniz. Onlarca öğrencisinin hayatına dokunan Gülden Öğretmen için öğrencisi Leyla’nın yeri bir başkadır. Vereceği mücadele, diğer öğrencilerin verdiği mücadeleden çok daha zorludur. Annesi konsomatris olan Leyla, aradığı, özlem duyduğu sevgiyi annesinden ve çevresinden hiç göremeyen, yalnız bir çocuktur. Okula başladığında, Gülden Öğretmen’iyle yolunun kesişmesi, hayatının dönüm noktası olacaktır. Hayatını değiştirecek bu değişim, hiç kolay olmayacaktır. Gülden Öğretmen, kendisini bekleyen, bu uzun soluklu mücadelenin farkındadır. Pes etmeyecek ve kazanacaktı. Kolları sıvar. Okul müdürü ve bazı öğretmen arkadaşları, destek vermedikleri gibi daha da engel koyarlar. Kararlıdır Gülden Öğretmen. Ne toplumun ne de idareci ve arkadaşlarının, haksız, incitici ön yargılarına, annesiyle özdeş hâle getirilmeye çalışılan, küçücük bir kız çocuğunun yitip gitmesine izin vermeyecek, bu sevimli ve masum çocuğu mutlaka kazanacaktı. Bu uzun soluklu, zorlu mücadele Leyla’nın, tıp fakültesini kazanıp mezun olmasıyla sonuçlanacaktı. Leyla, çok sevdiği, “manevi annem” dediği öğretmeninin izinden gidecekti. Hayatını değiştiren Gülden Öğretmen’i gibi kimsesiz çocukların kimsesi olacaktı.