“Beklemek zamanla ilgili bir eylem. (…) Art arda gelen zamanda arkadan gelecek olanı içeriyor. Bir tür zamanın içinde bekleme, bir nevi ‘sakin ol, arkadan gelecek’ anlamı taşıyan bir bekleme hali. (…) Epistemolojik olarak yumuşaklıkla, sakinlikle bir alakası var ‘bekleme’ sözcüğünün. Bir tür sükûnet, eylemsizlik aynı zamanda. Sert bir eylemsizliği çağıran bir eylem aslında beklemek.” -Nilgün Tokerİktidar ile öznenin ilişkisinde beklemenin, daha doğrusu bekletilmenin, eylemsizliğe zorlayan bir niteliği var. Bununla beraber bekle(til)me deneyimi, yeniden biçimlendirdiği özneyi yeni bir eylemliliğe sevk edebiliyor. Nasıl? Bekle(til)mek insana ne yapar, onu nasıl etkiler? Bekle(til)menin ritmi ve rutini, nasıl duygusal etkilere yol açar? Olağanüstü hal politikaları “altında,” hukuki pratiklerin adaletsizliği karşısında, belirsizlik ve sürekli tetiklik halindeki bekleyiş… Mahkeme kapılarındakilerin bekleyişi… Açlık grevi ve ölüm oruçlarındaki bekleyiş… Mültecilerin ve sınırda kalan veya sınır geçenlerin “yerleşme” bekleyişi… Ve bambaşka bir deneyim: Bektaşilerin tekke ve zaviyelerinin kapatılması üzerine “kollektif eylemsizlik” içinde döngüsel zamanın getireceği adaleti bekleyişleri... Zerrin Özlem Biner ve Özge Biner’in hazırladıkları derlemede ayrıca Özlem Durmaz, Aslı İkizoğlu Erensü, Özgür Sevgi Göral, Rabia Harmanşah, Sevcan Karcı, Kemal Vural Tarlan ve Nilgün Toker’in katkıları yer alıyor.