Bay Diş, onun ilk süt dişiydi. Küçük bir sızıyla başlamıştı gelişi. Derken biraz feryat, biraz figan, pıt diye doğuvermişti Bay Diş. Az zaman geçirdiler birlikte çünkü çocuk büyüyecekti. Hayatı öğrenecek, gezip görecek, sevip sevilecekti. Bay Diş ise bekleyecekti. Ta ki bir daha görüşecekleri güne dek... Çocukluk, yerini yetişkinliğe bıraktığında, tamamen kaybolup gider mi? Yoksa bir parçasıyla bize hep eşlik ederken, ara ara buluşup kucaklaşacağımız o özel günleri mi bekler? Bunun cevabını Bay Diş çok iyi biliyor, hikâyeyi de Alp Gökalp'e ve Bige Doğu’ya bırakıyor.