“Sonun başlangıcı” sık işittiğimiz bir söz. Bu kez “başlangıcın sonu” var karşımızda. Yetmiş yıllık sosyalizm deneyimi insanlık tarihinde yeni bir başlangıçtı ve çöktü. Peki bu başlangıcın sonu nasıl geldi? Sovyetler’in çöküşünde ne gibi etmenler, hangi ağırlıklarla rol oynadı? Ve belki de en önemlisi; bu etmenleri iyi çözümleyebilir, onlardan gerekli dersleri çıkarabilirsek “başlangıcın sonu” yeni başlangıçlara gebe olabilir mi? Carlos Martinez, yirmi beş yılı aşkın süredir solun tartışma gündeminden düşmeyen bu konuyu, soru ve sorunları, bu kitabında özlü bir biçimde yanıtlamaya çalışıyor. Başka sorular ve yanıt arayışlarıyla birlikte: Ekonomide, siyasette, kültür ve ideoloji alanlarında; dış politikada, “barış içinde bir arada yaşama” çabalarında ve silahlanma yarışında; içeride, halkın devrimin ilk yıllarındaki coşkusunu koruma ve geliştirme anlamında neler yaşandı, nerelerde eksik kalındı? 1970’lerden itibaren ekonomideki büyüme eğilimi neden yavaşladı, bilim ve teknolojide Batı’yla girilen rekabette ne gibi hatalar yapıldı? Çin ile ilişkiler, Macaristan ve Çekoslovakya’daki müdahaleler neleri değiştirdi? Hruşçov’un “destalinizasyon politikası”ndan Gorbaçov’a nasıl bir yol uzanıyor? Glasnost ve perestroyka gerekli miydi; bunlar ilk başta nasıl göründü, sonradan nasıl değişti? Afganistan Savaşı çöküşte ne gibi bir rol oynadı? Peki ya, Gorbaçov ve ekibinin ihaneti? 1991 darbe girişimi başarılı olsaydı, Sovyetler Birliği şimdi tıpkı Çin gibi yaşar mıydı? Geçmiş deneyimleri tartışan, gelecek deneyimlerin önünü açan “Geçmişten Geleceğe Sosyalizm” dizimizde yeni bir sayfa… Carlos Martinez’in “çöküş”e dönük ufuk açıcı anlatımıyla!