1997’de kabul edilen UNICEF Cape Town İlkeleri’ne göre çocuk asker, 18 yaşın altında olan, herhangi bir düzenli veya düzensiz silahlı kuvvetlerde veya silahlı gruplarda, olanlarla sınırlı olmamak kaydıyla ve aile üyeleri dışında aşçı, hamal, ulak ve bunlara eşlik edenler” olarak tanımlamıştır. Ancak “asker” ifadesi daha çok düzenli ordu gruplarında yer alanları akla getirdiği için elinizde bulunan bu kitapta “asker” ifadesi yerine “savaşçı” ifadesi tercih edilmiş ve bu tercih Cape Town İlkeleri’ndeki tanımı da daha çok karşılamakta. Tanım, cinsel amaçlarla ve zorla evlendirilmek üzere işe alınan kız çocuklarını da kapsadığı için yalnızca silah taşıyan veya taşımış olan bir çocuğu ifade etmemekte. Genellikle yoksulluktan kaçmak için veya askeri hayatın olgunluğa geçişi sunmasını bekledikleri için orduya katılmayı seçen çocuklar olduğu gibi savaş, dini veya etnik kimlik, aile veya onun yokluğu ve arkadaşlar, çocuğun silahlı bir gruba katılmaya istekli olmasında rol oynamakta.Çocuklar, özellikle de kız çocukları, silahlı çatışmaların mağduru olarak görülmektedir. Savaşçı, cinsel hizmetçi, casus, haberci ve/veya aşçı olarak çatışmalara katılan çocuklar, zulmün failleri olarak değerlendirilebilmektedirler. Çocuk savaşçılar krizi, aslında, çatışmalara karışan çocukların sayısıyla pek ilgisi olmayan modern bir siyasi kriz. Çocuk savaşçıların kullanılması yeni bir olgu değil. Çocuklar Haçlı Seferleri döneminde ve Napolyon savaşları döneminde de kullanılmış. Bazı araştırmalar çocukların mağdur olarak ya da çocuk savaşçılar olarak barışa doğrudan tehdit oluşturduklarını ifade etmekle birlikte bu yaklaşım, çocukların üstlendiği karmaşık rolleri anlamak için yeterli değil çünkü bu yaklaşım onların barışın aracıları ve inşacıları rollerini dışlamakta. Silahlı çatışmalardaki çocuklara ilişkin bu sınıflandırma, onların barışı inşa etme çabalarına da katılabilecek aktörler olarak değerlendirilmemelerine yol açmakta. Oysa çocukların yeniden entegrasyonu, neden silah altına alındığına ve silahlı gruplardaki deneyimlerinin neler olduğuna ilişkin çok nedenli ekolojiye yanıt verecek şekilde yeniden konumlandırılmalı. Özellikle kalkınmaya, barış inşasına ve barışı sürdürme sonuçlarına olan katkısı olmak üzere, geniş bir çatışma sonrası yelpazede değerlendirilmeliler. Elinizde bulunan bu kitap, özellikle savaş ve çatışmaların yaşadığı evrimin çocuk savaşçılar üzerindeki rolüne dayanarak barış inşasındaki başat rollerini de Afganistan örneği üzerinden açıklamakta. Bu kitap, çatışma ve barış kavramlarına yönelik genel bilgiye, çocuk savaşçıların evrimine, Afganistan’daki barış inşası çalışmalarına çocuk savaşçıların nasıl entegre olduklarına ve bu sürecin zorluklarına dair geniş bir bilgiye sahip olma imkanı sunmakta.Prof. Dr. Füsun ÖZERDEMMuğla Sıtkı Koçman ÜniversitesiİİBF, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı