Çocuk ruh sağlığı alanında uzun yıllardır sürdürdüğü başarılı çalışmalarıyla tanınan klinik psikolog Prof. Dr. Ferhunde Öktem, çocukların yaşamlarına bu kez yazılı bir eserle dokunuyor. İlk çocuk kitabı «Bahçedeki Gizli Kahraman, Solu Can » nda, kendi benliğini ve türüne özgü yeteneklerini keşfetme yolundaki bir solucanla tanışıyoruz. Solu Can’ın türlü maceralarıyla kalbimiz çarparken bir yandan da onun, ekosistem için ne denli önemli bir canlı olduğunu anlıyoruz. Öznur Sönmez’in göz alıcı renkleri ve desenleriyle sarıp sarmalanacağınız bu kitap, sayfalarının tadını çıkarmanız için sizi bekliyor… Arka Kapak Yazısı : Zeyneplerin bahçesinde gizli bir kahraman yaşıyor. Bu kahramanın çok özel yetenekleri var. Ama kendisinin bir kahraman olduğundan henüz haberi yok. Salyangozlara, tırtıllara, karıncalara özeniyor. Bir bilseniz, bu yüzden başına neler geliyor… Tema: Kim olduğumuz, Gezegeni paylaşmak Kavramlar ve Anahtar Sözcükler: BİREY VE TOPLUM, farklılıklar, kendini tanıma, DOĞA VE EVREN, hayvanlar, solucan, DUYGULAR Tutum ve Değerler: Değer bilme, istekli olma, bağımsız davranma, saygı Profil Öğeleri: Riski göze alan, dönüşümlü düşünen 4+ yaş (Anasınıfı - 1-2. sınıf) KİTAPTAN O gün Zeyneplerde bir koşuşturma vardı. Zeynep’in kuzenleri Doruk ve Yamaç için sürpriz doğum günü kutlaması yapılacaktı. Doruk’la Yamaç’ın annesi Nilgün Hanım pastayı yapmış, Ferhunde Hanım limonataları hazırlamış, süslü çörekler, kurabiyeler pişirmişti. Zeynep’in dayısı Mehmet Bey ve babası Ahmet Bey çocuklar için bir sürü oyun hazırlamışlardı. Konuklar gelmeye başladı, hepsi tek tek kapıda karşılandı. Saksının dibindeki solucan, her zamanki gibi olan biteni izliyordu. *** Bizim Solu Can, yine bir gün merakla bahçeyi gözetliyordu. Son zamanlarda hayran hayran salyangozları izliyordu. Çünkü onların kabuklarına çok özeniyordu. Kendi derisi çok yumuşaktı, biraz güneş görse kuruyordu, onu koruyacak bir kabuğu yoktu. Salyangozlarsa tehlikeli bir durum olduğunda kabuklarının içine kaçıveriyorlardı. *** Sonunda başardı. Bir kabuğunun olması çok hoşuna gitmişti. Ama bu duygu kısa sürdü. Hava ısındıkça kabuk da ısınmaya başladı. Solu Can çok rahatsızdı. Çıkmaya çalıştı ama uğraştıkça daha da sıkıştı. *** Solu Can’sa gözlerini boyalardan alamıyordu. İşte beklediği fırsat karşısına çıkmıştı. Boyalar oradaydı, tırtıllarınki gibi rengârenk bir derisi olabilirdi. Olabildiğince hızla boyalara doğru yaklaştı. Tüm renklerin üzerinde döne döne boyanmaya başladı. Kuyruğu tırtıllarınkinden bile güzel olmuştu.