Hayat önce ilim, sonra değişim, finalde de dönüşümdür. İlk iki adım her zaman geriye dönebilir ama son adımı attıysan geri dönüşün yoktur, tıpkı kelebeğe dönüşen tırtılın bir daha kozaya dönememesi gibi... Gizem yaşadığı travmadan sonra eve kapanmış, sosyal hayattan elini ayağını çekmiştir. Sürekli yaşamı ve ölümü sorgulamakta, soluk alıp vermek için bir amaç bulmaya çalışmaktadır. Tam o sırada garip rüyalar görmeye başlar. Yakın arkadaşı Elif ile gittiği Şebiarus töreninden sonra gördüğü rüyaların peşine takılan Gizem hiç bilmediği bir gizemler ve sırlar âlemine adım atar. Tek amacı kendini bilmek, bulmak ve kendini gerçekleştirmektir. Bu yolculukta bir dost yanında belirir ve elinden tutar. Artık kozasından çıkmak ve kanatlarını açmak zorundadır çünkü bu yoldan geriye dönüş yoktur. Gizem dört kapı, yedi mertebe ve yedi vadinin yoluna baş koymuştur! “Gerçekte birdir benimle senin canın Hem ortadayız hem gizli, oyunu bu devranın Hamlığımdan hâlâ ben ve sen diyorum Ne sen kaldı ne ben, onlar sadece bu dünyanın.” – Hz. Mevlana