“Zaten gençken de hiçbir büyük his ve maksadın, hiçbir büyük hayalin adamı olmuş değilimdir. Aşklarım oldu: Küçük. Mevki, para, şöhret, gösteriş arzularım oldu: Küçük. Zaman zaman kalkınışlarım, bazı fedakâr ve kahraman jestlerim oldu: Küçük ve süreksiz... Hiçbir illüzyon ideali uzun zaman devam ettiremedim.” Reşat Nuri Güntekin’in olgunluk dönemi romanlarından Ateş Gecesi, aşka ve insan ruhunun açmazlarına dair gerçekçi bir bakış açısı sunuyor. Çocuk yaşında, politik sebeplerle Milas’a sürgün edilen Kemal Murat ile Afife’nin aşk hikâyesinin fonunda dönemin siyasi ortamını ve toplumsal dinamiklerini resmeden anlatı, çevre tasvirlerindeki ustalıkla da öne çıkıyor. Aşkın saf bir duygu olarak başlayıp, hastalıklı ve aşırı bir yöne savrulmasını incelikle işleyen usta yazar, bedensel ve duygusal hazzın alevlenmesini ve sönümlenmesini “ateş gecesi” metaforuyla satırlara taşıyor. Reşat Nuri Güntekin, Ateş Gecesi’yle edebiyatımızın en gerçekçi aşk romanlarından birini gelecek kuşaklara miras bırakıyor.