Aşk çok sayıda ve çeşitli söylemsel bağlamlarda kurulan bir şey olarak daima hem söylemi kışkırtıyor hem de sürekli çoğalan bu söylemlerde dağılıp gidiyor. Bu nedenle tüm bu farklı söylemsel bağlamlardan geçerek onun hakikatine varmaya çalışınca elimizden sürekli kaçan bir şey aşk. Hakkında ne kadar çok konuşulursa, simgesel olarak ne kadar fazla sarılıp sarmalanırsa, o kadar çok belirsizleşiyor. Bu niteliğiyle, aşk, bir yandan benlik, öznellik, cinsel fark, toplumsal cinsiyet, cinsellik, haz, arzu ve zevk; öte yandan yasa, yasak ve toplumsal düzen, uygarlık ve kültürle ilgili farklı düzlemlerde içiçe geçen çok girift şekilde işleyen asli bir terim olarak öne çıkıyor. Bütün bu düzlemleri kapsayacak ve ilişkisel olarak değerlendirebilecek bir bakış açısı geliştirmek mümkün olmadığı için, aşk gerçekliği daima alacakaranlıkta kalmaya mahkûm. Bu nedenle tek yapabileceğimiz şey, aşkı çevreleyen farklı düzlemlerdeki tezahürlerine odaklanarak, farklı ve kısmi bakış açılarından kalkarak onun karmaşık gerçekliğini biraz olsun aydınlatmaya çalışmak olabilir. Aşkı çevreleyen somut bağlamlarla ilgili çok sayıda değerli analiz içeren bu derleme tam olarak bunu hedefledi. Yazıların tümünü okuduğumuzda aşkın ne olduğunu değil, aşkın her şey olduğunu;tutarlı, bütünlüklü tek bir şey olmadığını, çok biçimli ve çelişkili olduğunu çok daha iyi anlamaya başlıyoruz. Derlemedeki yazıların büyük çoğunluğu yakın dönem Türkiye toplumundan seçilen belirli bağlamlarda aşk, kadın temsili, evlilik, mahremiyet ve yakın ilişkiler gibi alanları kapsayan söylemlere odaklanıyor ve ağırlıklı olarak medya bağlamında ele alınan bu söylemler eleştirel olarak inceleniyor. Kısaca elinizdeki kitap“aşkın hallerine” dair bir perdeyi aralama girişimi olarak düşünülebilir. Perdeyi aralamak bizden, aralanan perdenin arkasına göz atmak siz okuyuculardan.