Bitmişti de sonrası hiç de öyle kolay olmamıştı. Tam bir ‘enkaz kadını’ olmuştum. Bir önceki ilişkimde yalnızlıktan pek hoşnutken, tüm enerjimi bu ilişkinin enkazını kaldırmaya çalışmak için harcıyor, onu bana geri getirecek bir mucizenin olmasını bekliyordum. İçimde biriken acı ve öfke, yüreğimi bir yangın yerine döndürmüştü. Gözümü her açtığımda onsuz yapamayacağımı düşünüyor ve bu çaresizlik beni bitkin düşürse de sevmekten bıkmıyor, usanmıyordum. İnsan günlerce sabaha kadar çocuk gibi ağlar mı? Ben ağlıyordum. Hem de kıyamet de kopsa geri dönmeyeceğini bile bile… Koca dünyada tek başımaydım. Herkesten uzak yaşadığım bu aşkı kimselere, hele de beni anlamayacağından emin olduğum ablama asla anlatamazdım. Kazancımın yarısını yedirdiğim psikologlar bile derdimin azgın bir hastalık gibi depreşmesine, yaramın derinleşmesine bir çare bulamıyordu. Olmuyordu. Ne kadar hak etse de onu unutamıyordum. ‘Aşk iki beceriksizin işidir,’ demişti şairin biri, ‘biri sevmeyi, diğeri unutmayı beceremez.’ Bu sözler sanki bizim için söylenmişti. Handan Ünlü Haktanır, Aşka Dair Ne Varsa’da birbirinden keyifli okuma deneyimi sunan öykülerle okurları ile buluşuyor. Sekiz öyküye eşlik eden sekiz şiirin anlamlı bir şekilde harmanlandığı bu aşk öykülerinde yazar, aşkı nüanslarıyla ve ustalıkla, ince ince örerek sunuyor.