Plazadaki parlak kariyerini bırakıp çoğunluk kanaatine göre "düşey" bir transferle kafede çalışmaya başlayan ve bu hamlesiyle belki de pek çok kişinin aklından geçirip, hayata geçiremediğini başaran Fulsen Türker, birinci kitabı Garson ve Mutlu'nun ardından şimdi de Aşk Olsun'da hikayesini anlatmaya devam ediyor ...Bir şehri bırakıp başka bir şehre göçmek, aşık olmak gibi bir şeydi. Sadece göçmek de değil; yediğimiz, içtiğimiz, seyrettiğimiz her şeyin ama her şeyin özü aşktı. Doğada pazartesi, perşembe ve cuma yoktu; onları biz uydurduk. Ama kış vardı, bahar vardı. Doğamızda aşk vardı. Hayattaki her şey aşka benziyordu.Burası Datça!Yol üzerinde geçerken uğranabilecek bir kasaba değil, son durak ...Prototip insan hayatında mutlu son ... Ege sahilinde sakin bir hayat!