“Ablam banyoya girdikten kısa bir süre sonra içeride bir gümbürtü kopmuş, annem bağdaş kurduğu divandan çığlık atarak doğrulup banyoya koşmuştu. Ablam, incecik bir sızıyla tomurcuklanan memelerini görebilmek için lavabonun üstündeki aynaya bakmaya çalışmış. Boyu yetmediği ve üzerine çıkacak tabure bulamadığı için iki eliyle lavaboya bastırarak zıplamaya başlamış. Bir sıçramış, iki sıçramış üçüncüde lavabo aşağı inmiş.” İncecik bir sızıyla tomurcuklanan memelerine banyo aynasından bakmak isteyen ablalar... Bu yaz da tuzlu suya girip çıkamadık diye üzülen anneler... Börekçiye, “Şekerliği masaya bırak,” diyen güzel gülüşlü abiler... Hamile olduğunu doğurunca anlayan minnacık kadınlar... Bataklıkta güneşlenen kaplumbağalar, kadınlar plajında zeytinyağlı sarmalar... Toros’un bagajında bulgur ve salça satanlar, balık ekmeğin yanına buz gibi limonatalar... Elif Türkölmez’in öykülerinde hayat, kimsenin su vermediği saksılarda kendi kendine büyüyüveren otlar gibi yeşeriyor. Onun öykülerinde insanlar sadece mutlu olmak istiyor. Anne Kız, Harikasın’da kendinize de rastlayacaksınız, şaşırmayın.