20. yüzyılın en önemli yazar ve filozoflarından Owen Barfield, insan tabiatı ve gerçeklik hakkında sıra dışı fikirlere sahip. Felsefe, bilim, fizik, biyoloji, psikoloji, metafizik, estetik, edebiyat, dilbilim ve din onun geniş düşünce dağarcığından süzülüp insanın anlam arayışına, bu anlamı ne zaman, nasıl ve neden kaybettiğine kafa yorma serüvenine dönüşüyor. Mevcut benliklerimizde mustarip olduğumuz ve “Ben var mıyım?” endişeli sorusuna sebebiyet veren var olmama duygusu özgürlüğümüzün vazgeçilmez temelidir. Bu varoluşçuluk kornalarının açık ve güçlü biçimde söylediğini duyduğumuz orkestramotifidir. Ancak bu özgürlük bize gerçeklik teminatı vermez. Çünkü benliğin varlığı için sadece şimdiki tecrübeye dayanması gerekseydi, aslında gerçekliğimiz olmaz, uyarılmış davranış yığınları olurduk. Ancak benliğin sadece şimdiki tecrübeye dayanması gerekmez. Benlik özgürlüğünü uçup giden şimdide yaşar; benlik gerçek bir varlıktır, zira hatırlanması zor bir geçmişi vardır ve yavaş yavaş neyse o olmaya evrilmektedir. Herşey değilse bile çok şey, insanlığın genelinin bu olguyu ne kadar erken kabul edeceğine bağlı olabilir.