Anlamak tercüme etmektir. Tercüme birçok şekilde söylenmesi mümkün olan bir ifadenin taşıdığı dolaylı anlamı deşifre etme sanatıdır. Ve bereket versin ki insanoğlu, Cennetten kovulduğu günden beri bu dolaylı anlamı yorumlama ve tercüme etme sanatının ustasıdır: başka hayatları kendi hayatına, başka tecrübeleri kendi tecrübesine, başka hikâyeleri kendi hikâyesine, başka okumaları kendi okumalarına, başka yorumları kendi yorumlarına mal eder. Bu sayede sürekli yeniden ürettiği bir geçmişi ve tahayyül edebildiği bir geleceği vardır. Anlamaya dair edilmiş bütün fiyakalı büyük lafların altında yatan basit hakikat aslında budur: Anladığımız kadar varız... İnsanı insan kılan bu temellük yeteneği, okuduğunuz kitapta altı üst başlıkta ele alınıyor: Kültür, kültürün trajedisi, suçluluk meselesi, aptallık, adalet ve öteki. Her biri bağımsız bir kitap olmayı hak edecek kadar büyük problemlere bir çözüm veya nihai ve kuşatıcı bir bakış açısı getirdiğimi iddia etmiyorum. Ama kendimi, içinde yaşadığım çağı ve toplumu anlamaya çalışırken çokça yolumun kesiştiği problemler ve düşünürlerle olan ilişkimi gözler önüne sermekten de çekinmedim.