Avustralya bitki örtüsü, iklimi, kendisine özgü hayvan türleri ( örneğin kuala ayısı, kanguru ve bir yaban köpeği olan dingo ) ve yerlileriyle son derece ilginç bir ülkedir.O günlerde büyük bir kavgayı yitiren, darbe üstüne darbe yiyen insanlar gibiydik. Dünya ölçüsünde karşı devrim atağa kalkmış ve biz geriliyorduk. Yine de kişi olarak umudumu yitirmedim ve Parti olarak sa yitirmedik. Bunun tarihsel olarak geçici olduğunun bilincindeydik. Rüzgarın yönü yeniden bizden yana dönecekti ve gelecek sosyalizmindi.Kürtler bakımından Mart ayındaki zafer, Nisan ayında yenilgiye dönüştü. Yine kimyasal silah ve kitlesel bir kıyım korkusuyla, bu kez kentleri de boşaltıp sınırlara yöneldiler. Daha önceki göçleri de çok geride bırakan bir trajedi yaşandı. Yüzbinlerce insan, hala sert koşullarının yaşandığı dağlarda perişan oldular, çok acı çektiler, epeyce can kaybı verdiler.Benim Denge Komkar'a bir hayli emeğim geçmişti. Riya Azadi'ye ise yıllarımı vermiştim. Bu nedenle her iki yayına da anlatması güç, buruk bir duyguyla veda ettik. İnsanın sevdiği bir yerden, sevdiği bir kişiden, bir daha görüşmemek üzere ayrılması gibi... Her şey gibi yayınların, hatta örgütlerin de bir ömrü var. Onlar işlevlerini yapınca geçer giderler. Kiminden güçlü izler kalır, kiminden ise, bir zaman sonra iz bile kalmaz...Yol boyu; doğa, köyler, dağlar ve anlatılan öyküler, her şey bizim için çok ilginçti. İki peşmerge yıkıntı halindeki köylerini gösteriyorlardı. Yıkıntıların arasında, kerpiç ve taşla yapılan, meşe dallarıyla örtülen tek tük yeni evler belirmeye başlamıştı... Yol boyunca pirinç tarlalarında çalışan kadınlı erkekli insanlar görüyorduk. Yaşam başlamıştı...Amediye de Rendavuz gibi, bir tepenin üstüne kurulu dört bir yanı doğal, dik bir duvar gibi uçurumlarla çevrilmiş tarihi bir kent. Çevresi yalçın dağlarla çevrili, Garey, Metinan ve ötekiler.. Dağların yamaçlarından sular fışkırıyor. Vadiler yemyeşil, bağlar bahçeler içinde.