Anarşi ve anarşizm sözcükleri ve ifade ettikleri anlamlar geçmişte olduğu gibi bugün de bir ürkütücülüğe ve bir o kadar da çekiciliğe sahiptir. Öyle ki tarihsel gelişim süreci içerisinde anarşizm, pek çok kimsenin sakıncalı bularak söz konusu dahi etmekten çekindiği buna karşın pek çok kimsenin de sesini yükselterek ısrarla sahip çıktığı; muhaliflerine göre oldukça kışkırtıcı, aykırı, ütopik ve alışılmadık, taraftarlarına göre ise gayet doğal ve insani bir düşünceyi ifade eder. Bu farklı uç bakışlar, onun oldukça girift ve tartışmalı bir mesele etrafında şekillendiğini gösterir ki, bu da bireysel ve toplumsal özgürlük meselesidir. Anarşizm, Doğu ve Batı arasında daha derin tarihsel-düşünsel köklere sahip olmakla birlikte, en belirgin biçimde modern zamanlarda ortaya çıkarak yerleşik toplumsal-siyasal düzene ve onu biçimlendirmeye aday teori ve ideolojilere karşı özgürlük adına yaptığı itirazlarla açık hale gelmiştir. Ancak bu itirazlarını bazen yıkıcı şiddet yoluyla ortaya koymasından dolayı belli çevrelerde adının kötüye çıkmasına, terörle ilişkilendirilmesine ve rasyonel temelden yoksun abartılmış duygusal bir tepki olarak görülmesine, bazen de yapıcı, şiddetsiz ve pasif bir tavır almasından dolayı barışçıl bir hareket olarak değerlendirilmesine sebep olmuştur. Her ne şekilde değerlendirilirse değerlendirilsin, insani bir tavır olarak tüm insanlık tarihinde bir felsefe, ideoloji, sosyal ve siyasal teori olarak da son üç yüz yıllık yakın tarihte etkin bir biçimde varlık gösteren anarşizm, bugün de varlığını ve etkinliğini sürdürmektedir. Bu bağlamda tarihsel ve güncel bir gerçekliğe sahiptir ve insanın, toplumun ve onlara ilişkin tarihsel ve güncel fenomenlerin anlaşılması ve doğru bir biçimde değerlendirilebilmesi açısından incelenmeyi ve araştırılmayı hak eden bir düşüncedir.