Hira Mağarası’nda Hz. Peygamber’e ilk vahyin nüzulü ile başlayan İslamiyet’in serüveni, 622 yılındaki Hicret ile bambaşka bir mecraya taşınmıştır. Öyle ki Medîne merkezli kurulan İslam Devleti’yle birlikte yeni dinin tebliği çok daha hızlı şekilde yayılma imkânı bulmuştur. Hz. Peygamber’in vefatı sırasında bütün Arabistan’ı kontrol etmekte olan bu teşekkül daha sonrasında onun halîfelerinin eliyle Avrupa, Asya ve Afrika’da geniş coğrafyalarda egemen olmuştur. Dört Halifeler ve Emevîler dönemlerinde bütünlük arz eden İslam Devleti’nde Abbâsîlerin iktidarıyla birlikte çözülmeler başlamıştır. Özellikle de IX. yüzyıl itibarıyla hızlanan bu gelişmeye rağmen Müslüman toplumların tarihi Moğolların 1258’de Bağdâd’ı işgaline kadar genelde hilâfet kavramı etrafında şekillenmiştir. Bu tarihin bir diğer ana yönlendiricisi de yeni dini kabullerinden itibaren Türkler olmuştur. Çalışmamız; İslamiyet öncesi dönem, Hz. Peygamber ile halifelerin yönetimindeki İslam Devleti’nin tarihiyle başlamaktadır. Sonrasında içerisinde Türkler, İranlılar ile diğer unsurların yer aldığı Müslüman devletlerin tarihi üzerine yoğunlaşılmıştır. Anlatımda siyasî konular ağırlıkta olmasına karşın olayların gelişimine yön veren idarî, sosyokültürel, ekonomik, ilmî ve mezhepsel hususlara da yer verilmiştir.