Türkiye OECD üyesidir. OECD, kuruluşundan bu yana üye ülkelerin kişi başına gayri safi hâsılalarını bir grafiğe dökmüş. 1970'den, bu kitabı bitirdiğim 2010'lu yıllara kadar o grafikteki konumumuz değişmemiş. Bir türlü kalkınmış ülkeleri, OECD ortalamasını yakalayamamışız. Onlarla karşılaştırıldığında yarım asırlık bir sürünüş hâlindeyiz. Bu kitabı bitirdiğinizde, niçin böyle olduğunu biraz daha kavrayacaksınız. Sonra da lütfen her gün dinlediğiniz nasıl yükseldiğimiz, kalkındığımız, herkesi kıskandırdığımız konusundaki nutukları hatırlayın ve artık karar verin ki bunları söyleyenler doğru söylemiyorlar. Bu ülkeyi büyük adamlar, olağanüstü güçler değil biz kalkındıracağız. Evet siz! Kalkındıracak olan da, başarısız olup süründürmeye devam edecek olan da sizsiniz, biziz... Başka kimse değil. Bu ülkenin böyle sürünmesinin de asıl sebebi biziz. Aptallığımızla, cesaretsizliğimizle, bir kurtarıcı beklememizle, hareketsizliğimizle... Evet, biziz; sizsiniz. Tabi rakiplerimiz var, tabi bizim kalkınmamızı istemeyenler var. Dünya bir milletler mücadelesi arenasıdır. Ama o rakiplere fırsat veren biziz. Unutmayalım ki biz başkalarının davranışlarından sorumlu değiliz. Başkalarının davranışlarını düzeltemeyiz de. Ama kendi davranışlarımızdan sorumluyuz. Kendi davranışlarımızı düzeltebiliriz. O halde kendimizi inceleyerek işe başlayalım. Var mısınız?