Alanya, tarihsel süreç boyunca stratejik konumunun yanı sıra kültürel ve doğal güzellikleri nedeniyle de birçok medeniyetin ilgisini çekmiştir. En parlak dönemini Anadolu Selçuklu Devleti zamanında yakalayan Alanya, sahip olduğu istisnai kültürel değerler nedeniyle 2000 yılında UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne kültürel miras alanından dahil edilmiştir. Meşhur Türk tarihçisi İbrahim Hakkı Konyalı, Alanya Tarihi adlı eserinde bu kadim kenti şöyle anlatıyor: “... Alanya ormanları ile muz, portakal, limon, mandalin bahçeleriyle, ılık güneşiyle, plajları, tarih ve tarihi eserleriyle eşsiz bir yurt parçasıdır. Tanrı burada her şeyin varlığına cazip bir bukalemun tabiatı karıştırmış. Her şey mevsimine, gününe hatta saatine göre insanı büyüleyen bir renk taşır.” Yetiştirilen ürünlere avokado, mango, papaya, passiflora ve ejder meyvesi gibi yeni değerli tropikaller eklendi. Bu gibi ürünler dünyanın dört bir tarafına ihraç ediliyor. Turizm gelişti, dünyadan ve ülkemizden birçok insan bu cennet yöreyle tanıştı. Dünya çapında organizasyonlara ev sahipliği yapan Alanya aynı zamanda çeşitli branşlardaki takımları ile sporda da adını ülke sınırları dışına taşıdı. Dünyanın 120 farklı ülkesinden, çeşitli milletlerden ve dinlerden yaklaşık 50 bin yabancı bölgeye yerleşti. Yerleşik yabancılar (Alanya tabiriyle Yeni Alanyalılar), Alanya’yla kaynaştı ve şehre artı zenginlik kattı. Ancak, Alanya’nın dünya turizminde daha da iyi bir yerde olması, hak ettiği payı alması ve daha güçlü bir marka haline gelmesi için yeni hamleler gerekiyor. Özellikle Alanya’nın kadim tarihi ve kültürel zenginliğinin daha iyi anlatılması gerekiyor. Elinizdeki eser böyle bir boşluğu doldurma amacını güdüyor ve Alanya’nın sahip olduğu tarihi ve kültürel değerlerini akademik bir şekilde gözler önüne seriyor.