Kadim devlet geleneklerinde, tecrübeye dayanan bilgilerin dışında, teorik bir siyasi doktrin mevcut olmadığından devlet, hükümdarın güç ve otoritesinden başka bir şey değildir. Adaletin tesisi ve uygun siyaset, hükümdarın şahsi ve ahlaki meziyetlerine dayanır. Geçmişte bilginler, hükümdarların yanlış siyaset gütmeleri ihtimaline karşı onlara, iyi idarenin yollarını göstermişlerdir.İslam dünyasında yazılan siyâsetnâmeler de, kadim kültürlerden intikal eden adet üzere idarecilere, klasik şark tarzında bazı teorik teklif ve önerilerde bulunurlar. Muhtevalarında dini yön ağırlıklıdır ve olayları manevî açıdan ele alırlar. Konulara siyaset teorisinden ziyade siyaset sanatı ve siyaset ahlakı açısından bakarlar.