KANLI AYAY KAN KIRMIZIYA BÜRÜNDÜŞeytanın elçisi Faişanal kanlı ellerini, gökyüzünde bütün ihtişamı ile parlayan aya doğru açtı ve yüksek sesle İbranice bir şeyler haykırıyordu. Yedi değişik dinin temsilcisi Faişanal’ın etrafında daire biçiminde ayakta duruyor, ellerindeki kesiklerden damlayan kanları içi süt dolu kâseye akıtıyorlardı. Ay bir anda kızıla büründü ve lanet dünyanın üzerine çöktü. Cinler ve İnsanlar arasındaki perde kalktı…Komiser Adal Yalçın ve cinayet büro dedektifleri, para-normal varlıkların etkisinde işlenmiş cinayetlerin izini sürüyor. Komiser Adal Yalçın büyücülerin kötü büyüleriyle araladıkları berzah kapısından giren şeytan ve kötü cinlerin insanları köle etmek için başlattıkları Kanlı ay büyüsü ile yeryüzünde çıkardıkları cinayetlerin izinde. Adal Yalçın ve Funda’nın para-normal olayların izinde yaşadıkları masum ve temiz aşk hikâyelerini konu ediyor. Komiser Adal Yalçın ve ekibi, Başkentin bilinmeyen karanlık sokaklarında, işlenmiş gizem dolu cinayetlerin para-normal gölgesinin izini sürüyor. Her satırında, korku ve gerim gerim gerilim var.Dikkat! GECE TEK BAŞINIZA YALNIZ İKEN OKUMAYIN!HATIRALAR ÖLÜR"Bazen ölümün kolaylığı ile yaşamın zorluğu arasında bir tercih yapmak zorunda kalır insan. Bu vaziyette zoru seçmek ne büyük ahmaklıktır. "Aslında her şey, Halil'in bir gece yolculuğunda başladı. Gecenin karanlığını süsleyen sisin içinde kaza yapmış bir araba ve aracın içinde sıkışmış üç yaralı, Halil'in merhamet duygusunu tetiklese de kazanın gizemi aralandığında öğrendiği gerçek karşısında şok oldu. Halil'i katliam yapmaya sürükleyen gerçek, aynı zamanda kaderini değiştiren bir tanışmaya da vesile oldu.Yazar kitabı adeta yaşatıyor. Olay örgüsü, karakter işleyişi ve samimi anlatımıyla sizi kitabın içindeki dünyaya hapsederek bitmesini hiç istemeyeceğiniz zekice yazılmış kurgusunda sürüklüyor. Soluksuz okuduğum bu kitabın içine hapseden dünyasından aldığım haz kadar yazarın kuvvetli tuttuğu yan karakterleri ve olaylarına da hayran kaldım. Farklı bir kalem ve kendine özgü türüyle bu kitapla tanışmak isteyen herkese keyifli okumalar dilerim. Yazar Çiğdem Köroğlu KAYIP İniş ve çıkışlardan ibarettir derler hayat için. Fakat bu sadece inişlerden örülü bir hikâye ve kayıtsızca bir var oluşun can çekişlerinden...“Sonra yalnızlığımı düşünmeye başladım. Bilerek, isteyerek, ince ince tasarlayarak, özellikle inşa ettiğim yalnızlığımı. Asgari sayıda dost edinmiş, asgari ölçüde aşk yaşamış, asgari biçimde sorumluluk almış ve böylece asgari bir insan olup çıkmıştım. Bugüne dek, aslında uzun zamandır ölümcül bir hastalığın ellerinde olduğum hiç aklıma gelmemişti. Yaraları yer yer kabuk bağlayan ancak iyileşmeye başladığı her seferinde kaşınmaktan yeniden kanamaya başlayan bir hastalığın ellerinde.”