Orta yaşlarını yavaşça geride bırakmaya hazırlanan, çekici arkeoloji profesörü Arman’ın artık yaşamındaki en büyük isteği, tutkuyla bağlandığı o Akdeniz kasabasına adı kendisiyle anılacak bir öykü armağan etmekti. Ve bu öykü, yıllardır içinde hüzünlü bir koza gibi açılmayı bekleyen, Xanthos’lu iki güzel yüreğin, Prenses Lymira ile Prens Ardys’in acımasız bir savaşın gölgesinde yaşadığı trajik aşk öyküsü olacaktı.Ama o, geçmişin aşklarını yazmaya çalışırken, kendisinin sıcak ve baştan çıkarıcı Kaş akşamlarında, eski bir öğrencisiyle yaşanacak, dramatik bir aşk öyküsünün kahramanı olacağını bilemezdi. Zorlu bir aşkı yazmak mı daha zordu, yaşamak mı? Arman, bunu yaşamadan bilemezdi.