Hilmi Ziya Ülken kapsamlı bir değerlendirme ile ahlâk kuramlarının açıklamasını ve eleştirisini yapar. Eski Yunan’daki sofistik tartışmalardan Kant’ın görev ahlâkına, Stoacı ataraxia’dan Darwin’in evrimsel ahlâk anlayışına, Epikuros’un yanlış algılanan haz düşüncesinden Scheler’in değerler etiğine vb. ahlâk konusunda etkili olmuş düşünürlerin görüşleri ele alınırken ahlâk felsefesinde iki temel konu ortaya çıkıyor: Ahlâki hareket, ahlâki fail. Ahlâk ilkelerine, içeriklerine, türlerine göre ve bir dünya görüşü olarak ya da ahlâki failin doğa karşısındaki zihinsel davranışına göre ayırımlarda bulunuluyor. Ahlâki seçme ve tercihler ile iradi faaliyet ve değer yargılarının kökenlerine dair analizler yapılırken, burada daima diyalektik, özellikle de natüralist diyalektik göz önüne alınır. Ahlâki tecrübede ahlâkın dinle ilgisinin, bütün mistik ahlâklarının yanısıra formalist, epistemolojik, fenomenolojik ve bilimci ahlâk teorilerinin de imkânlarını ve yetersizliklerini değerlendiren Ülken, bir yandan da felsefi bir disiplin olarak Ahlâk’ın sistematik olarak ele alınışı ve öğretimi konusunda özgün bir yaklaşım sergiliyor: “Kant’a göre ahlâkın hareket noktası iyi niyettir. Dünyada var olabilen şeyler arasında iyi niyet kadar iyi bir şey yoktur diyor. O, tamamıyla kendiliğindendir; ve her türlü ahlâk hareketlerinin prensibidir. İyi niyette başarı gaye değildir, insan başarmış veya başarmamış, yalnız iyi niyet sahibi olması ahlâklılık için yeter: Saadet, para, sağlık, itidal, cesaret vb.’den hiçbiri iyi niyetsiz ahlâkın temeli olamaz. Bütün bunlar ahlâki oldukları kadar gayri ahlâki de olabilirler. En iyi adamda olduğu kadar en kötü adamda da bulunabilir.”