“İhtişamlı bir mazi” idealinin ulaştırdığı köken arayışı ve ataların “büyüleyici” hikâyesine duyulan merak, kâh ailevî bağların tetiklediği, kâh hayatın zamanla tesis ettiği tabii ve insanî bir temayül. Böyle bir teşvikin mahsulü olan bu kitap okurunu, Osmanlı “âyanlar çağı”nın tipik bir Anadolu ailesi olan Ağalar’ın ilginçhikâyesiyle buluşturuyor. Âyanlık ve derebeylik gibi Anadolu Türklüğünün karakteristik hususiyetlerinin yanı sıra, merkezî devlet ölçeğinde çok da büyük sayılmayacak yerel teşekkül ve ilişkiler ağını arşiv vesikaları ışığında gün yüzüne çıkaran bu çalışma Osmanlı toplumsal tarihinin karanlıkta kalan sayfalarını aralıyor.Osmanlı döneminde Konya sancağına bağlı bir kaza olan Aladağ’da meskûn Ağalar’ın kökleri, 1680’lerde ilmiye mensubu olduğu tahmin edilen Hacı Mehmed-oğlu Abdülahad Efendi’ye uzanır. 18. yüzyılda Abdülahad Ağa ve Kurd Osman kardeşler aileyi büyüterek mahallî ölçekte bir “hânedana” dönüştürdüler. Onların nesillerinden, devletin inkıraz devrine şahit olmuş son Ağalar’a kadar bu hânedanın yükseliş, güçleniş ve dağılış aşamaları “âyanlar çağı”nı şaşırtıcı veçheleriyle aydınlatan ayrıntılar barındırmakta. Feodal sayılabilecek toplumsal bağların güçlü olduğu bu Türkmen ailesinin zamanın ruhuna boyanmış serüveni, sahanın uzmanları kadar tarih meraklılarının da dikkatini hak ediyor.Ağalar, Konya Aladağ’da Âyan Bir Türkmen Ailesinin Tarihi, yerel seçkinlerin taltiften cinayete, stratejik ittifak ve servet birikiminden yargılama ve idama uzanan inişli çıkışlı hikâyesi, Osmanlı taşrasında sosyal hayatın titizlikle işlenmiş bir anatomisi.