Eyüphan Erkul, gerçek belgelere dayanan bu romanda Afife’nin nasıl Afife Jale efsanesine dönüştüğünü anlatıyor. “Şimdi, okulda eğitim almak istiyordu. Bununla da yetinmiyordu; içinde saklı duran yapma isteği, iyiden iyiye sahneye çıkma isteğine dönüşmüştü. Belki şimdilik bir tutku değildi fakat bastırması imkânsız, güçlü bir istekti.” Afife, tiyatro eğitimi alan ilk beş kız öğrenciden biriydi. Okulu başarıyla bitirdi. Sahneye çıkan ilk kadın oldu fakat Osmanlı’da Türk kadınlarının sahneye çıkması yasaktı. Yaşadığı tüm zorluklara rağmen sahneye çıkmaya devam etti ve bu yasağın kalkması için tutkuyla savaştı. Üstelik tam bu sıralarda İstanbul da işgal edilmişti. Bir yanında aşk bir yanında mesleği vardı… “Bir kadın, cesur bir kadın, genç bir kadın Kadıköy’de bir tiyatroda sahneye çıkıyor. Ne var bunda diyeceksiniz? Sahneye çıktı diye tiyatro basılıyor, kadın dövülüyor. Kadın yeniden çıkıyor çünkü diyorlar ki: ‘Bir Türk kadını tiyatroda oynayamaz.’ Ama kadın yılmıyor! Kim bu kadın? Afife Jale… Eyüphan Erkul işte o cesur oyuncuyu, Afife Jale’yi yazdı.” –Ahmet Ümit